Merve Yurtsever Post Öykü Dergisinin 51. Sayısını İnceledi

ANA SAYFAGündem

Merve Yurtsever Post Öykü Dergisinin 51. Sayısını İnceledi

Daima Edebiyat'ta dergi okumaları devam ediyor. Merve Yurtsever, Post Öykü dergisinin 51. sayısını okurlarımız için inceledi.

DAİMA EDEBİYAT’IN 12. SAYISI “YAPRAKLARIN UĞULTUSU” TEMASIYLA YAYIMLANDI
Daima Edebiyat’ın Mayıs Sayısı Yayında
Olağan Hikâye’nin 15. Sayısı “Zor Zamanda Konuşmak” Dosyasıyla Çıktı

DERGİ OKUMALARI: POST ÖYKÜ-51

Merve Yurtsever

Post Öykü dergisi 51. sayısında 160 sayfalık dolu içeriğiyle okurlarının karşısına çıktı. Siyahın üzerinin çatlaklarla bezendiği derginin kapağı, ülkece yaşadığımız felaketin yansıması olarak iç sızlatıcı, bugünlerin unutulmayacağının kanıtı olarak duruyor. Derginin sunuş yazısında yayın yönetmeni Aykut Ertuğrul tüm okurların sesi olmuş.

“Yazının sıfır noktasındayız. Bağışlanmayı dileyerek; kayıplarımız karşısında duyduğumuz kara kederle, dualarımızla;  sağ/salim konuşmaya yazmaya devam etmekten duyduğumuz gizli utançla yeni sayımızla karşınızdayız.”

Öykü bölümü; genç yaşta yaşamını yitiren, sevilen ve özlenen öykücü Yücel Balku’nun 1991 yılında Bursa’da eşi Semra Balku için kaleme aldığı ve ilk kez Post Öykü’de yayımlanan “Yuvarlağın Kareleri” isimli özel bir öyküyle başlıyor. Öykü “…Tanışmaktan büyük onur ve memnuniyet duyduğumuz, Semra Hanım’ın ‘Bunu saklıyordum ama size vermek istedim.’ Dediği erken tarihli bu öyküyü, Yücel Balku’nun yazdığı her metni merak eden okurları olarak coşkuyla okuduk. Okuduktan sonra ise henüz Balku dünyası tamamıyla ortaya çıkmamışken, bir ‘ erken dönem eseri’ olarak nitelendirilebilecek bu öykünün, onun kurmaca evrenini haber vermesi açısından ayrıca önemli olduğunu fark ettik. Ona özgü tekniklerinin, imgelem dünyasının, sembolik dilinin kendisini haber verdiği bu heyecan verici öyküyü okurlarımızla ve tüm Balku dostlarıyla paylaşmaktan kıvanç duyuyoruz.”  sözleriyle okurlara sunuluyor.

Öykü bölümüne katkı sunan diğer isimler ise şöyle; Mustafa Aplay “Ezilmiş Çiçek Kokan” ismini verdiği öyküsünde “Büyüler öyle karmaşık denklemle herkesi etkiler hale gelmiş ki bir anlaşmayla problemi çözebilmek mümkün değilmiş.”diyor ve yazarken okuru büyülemeyi niyetlendiğini düşündürüyor. İsmail Isparta “Kötülüğün İkinci Bin Yılı Efsanesi” isimli öyküsüyle “Harut’un gözlerinde asılı kalan iki damla, kirpiklerinden süzüldü ve parmaklarının arasında kalan gül goncasıyla beraber kuyunun dibine düştü. Tılsım bozuldu. Yine bozuldu. Sevginin zerresi dahi kuyunun dibinde mayalanan kötülüğü bozar, yazıyordu Necrokominikon’da.” diyerek fantastik bir öykü sunuyor okura. Şeyma Samur “Defne Dallarının Peşinde” ismini verdiği öyküsünde, “Uçtuğum göğün sabahında güneş öyle parlaktı ki ayçiçekleri bile nereye döneceklerini şaşırmıştı. Özgürlükte buna benzer bir şey olmalıydı.” diyerek vahametlerin içinde okuruna “benlik aynası” tutuyor. Beyza Yıldız “Agartha” isimli öyüsünde, “İlhamını kovalayan kahraman beni kendine çeken efsunlu sözleriyle araya girmese geçmişe daha kolay erişebilirdim.” diyor ve okuru bir yazarın kendini bulmaktaki gizlerine konuk ediyor. Fantastik öykülerin toplandığı bu bölüm doyurucu bir haz veriyor okura.

Eleştiri bölümünde Necip Tosun, “Anti-Kahraman-Başkişi-Figür” başlığı altında öykülerdeki “karakter” öğesini anlatıyor. Anlatı tarihinde kahramanlardan bireye geçişi, anti kahramanın doğuşunu kapsamlı bir şekilde ele alan yazar, usta yazarların karakterlerinden örneklemelerle zengin bir eleştiri yazısını sunuyor Post Öykü okurlarına. Bülent Ayyıldız ise “Obur Okuma” başlığıyla, belli bir sisteme başvurmadan rastgele seçilen kitapların obur okuma olduğu ancak zaman zamanda bunun gerekliliğini ikna edici gerçeklerle anlatıyor. Cemal Şakar “Töz Olarak Gün ya da Günün Tözselleşmesi” başlığıyla modern kurmaca ile geleneksel metinlerin farkına değiniyor: “Modern birey için öznel zamanın dışı yoktur, hatta zamandışı bir şey yoktur.”

Northrop Frye’nin yazısı Kemal Atakay çevirisiyle “Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine Bir Yorum” başlığıyla dergide yer alıyor. Mustafa Aplay ise hem “Bir Şey Hakkında Üç Şey” diyerek yönetmen Tarsem Singh’in The Fall filmi hakkındaki yazısıyla, hem de “Fragmanlar Üzerine Notlar” başlığıyla bulunuyor. Ayrıca yazı Post Öykü yayın yönetmeni tarafından okura; “Hitap, Hasan Aycın’ın söylediği gibi eninde sonunda muhatabını bulur. … Hitap, yazıldıktan az sonra kendisinden 40 yaş genç bir öykücüyü de kendisine muhatap kılabilir, kılmalı. Buyrun” sözleriyle sunuluyor.

M. Burak Çelik ise Hikâyesi kısmında “Ruhsatsız” dergisinin çıkış hikâyesini anlatıyor. Dipnotlar da “Moğolluklar” başlığıyla Aykut Ertuğrul yer alıyor. “Bir genç yazar, -yaşayan ya da ölü- bir ustayı avlayabilir ve kolunu kaptırmayı başarabilirse eğer, edebiyat denizinde hayatta kalabilir. Aksi halde yutulur ve ne yazık ki balık pisliği olmaktan öteye geçemez.”  diyerek edebiyat üzerine düşündürüyor ve önemli vurgular yapıyor.

“Başka Sözlük”te Hale Sert seçtiği kelimelerini öykü lezzetiyle anlatıyor. Arda Arel “İmgeler Sûretler”de öykünün beslendiği imgelere değiniyor. İrem Şimşek “Kitapları Neden Bitirelim? Tim Parks ile Hayali Bir Tartışma” yazısıyla bulunuyor. “Bu yazı da sonların esaretinden kurtarılmak için bir manifesto olmasa da, onun sorusuna farklı bir uzayda cevap arama girişimiydi. Tim Parks’a teşekkür etmeliyiz: ufuk açıcı bir soru sorduğu için, ama en çok da biz okurlara kitapları yarıda bırakma cüretini bağışladığı için.”

Bir diğer öykü bölümünde; Bartu Çay “Orada Beklemenin Bıraktığı İzler” isimli öyküsüyle “6 Şubat depreminde vefat eden canım kardeşim Hasan’a… Seni bir daha kaybetmeyeceğim.” Girizgâhıyla yer alıyor. Tugay Özdemir “Kaf Dağının Ardı” başlığı altında görünenin ardını kaleme aldığı öyküsüyle bulunuyor. Elif İlhan Yücel “Kebikeç Cadısı” isimli öyküsüyle yer alırken Sefa Fırat “ Ya Anahtar Tüylüdür ya da Hayatlar İç İçedir” ismini verdiği öyküsüyle bulunuyor. Irmak Titiz sıra dışı bir anlatıyla “Emine Teyzeyi Öldüreceğim Öykü, Deneme Elli İki” başlığıyla yer alıyor. Bu sayının son öyküsü ise Ramazan Dikmen’den “Günah”.

Hikâyenin Kalbi bölümüyle; Gülşen Funda “Neden Hep Bir Aldanışa” diyerek “Kelimenin Kalbi”, “Hikâyenin Kalbi”, “Anlatıcının Kalbi”, “Değişimin Kalbi”, “Gerçeğin Kalbi” iç başlıklarıyla kaleme aldığı yazısıyla bulunuyor.

1’e 10 bölümünde sorulan bir soruya on farklı ismin verdiği cevaplar yer alıyor.  “Son zamanlarda edebiyatla tarihe ve tarihsel olana yöneliş ve fantastik edebiyatın araçlarının bu yönde kullanılması söz konusu. Bu durum sizin öykülerinizde de gözlemleniyor. Bu konudaki yaklaşımınız nedir?” sorusuna; Yücel Balku, Emine Batar, Gülşen Funda, M. Fatih Kutlubay, Mahmut Sami Yıldız, Murat k. Murat, Mustafa Aplay, Onur Çalı, Onur Selamet, Sema Bayar cevap veriyor.

Post Kitap bölümünde çevirmen Turgay Şafak üzerinde çalıştığı metinlerden bahsediyor. Merve Uygun, Kadir Daniş söyleşisiyle yer alıyor. Abdullah Ezik, Perulu yazar Ricardo Sumalavia ile “Bir Kol Hikâyesi” kitabı üzerine yaptığı söyleşiyle bulunuyor.

Çapraz Okumalar bölümünde Cem Aktaş’ın “Son Kişot” kitabı üzerine Gülşen ve Mustafa isimlerinin sohbet havasındaki fikirlerine şahit oluyoruz. Gülşen Funda “Ve Birden Akşam” başlığı altında Dulat İysabekov’un “Biz Savaşı Görmedik” kitabı için yazdığı metinle, Büşra Coşkun “Dil Atımızın Göğsü Rüzgârı Yara Yara İlerliyor” başlığı altında Hüseyin Su’nun “Kırık Sızı” kitabını incelediği yazısıyla, Ali Yağan “Sağım Ölüm Solum Ölüm” başlığı altında Kadire Bozkurt’un “Ateşle Yaklaşma” kitap incelemesiyle, Mustafa Aplay “Fıtı Fıtı Öyküler” başlığıyla Mehmet Fazlı Gök’ün “Çirkin Sevgilim” kitap incelemesiyle, Betül Sezgin “Çok Başka Olabilir” başlığı altında Tacettin Şimşek’in “Âdem’in Cennetleri” kitap incelemesiyle yer alıyor.

Post Öykü dergisi son sayfalarını ise Nermin Yıldırım “Bavula Sığmayan” (Merve Uygun), Recep Kayalı “Bilinen Tüm Zamanlar” (Şeyma Samur), Melike Koçak “Hiçkuşu” (Feyza Ay), Ali Özgür Özkarcı “Kopukluklar” (Beyza Yıldız), Didem Kazan Sol “Kusura Ayna” (Burak Genç), Şenay Eroğlu Aksoy “Sardunyaların Kışı” (Mürüvvet Özpehlivan) kitaplarının tanıtımlarına ayırmış.

YORUM

WORDPRESS: 0