KIŞA ŞEFKATLİ BİR BAKIŞ: YEDİ ŞEFKATLİ KIŞ

ANA SAYFAKitaplık

KIŞA ŞEFKATLİ BİR BAKIŞ: YEDİ ŞEFKATLİ KIŞ

Ayşe Şahin, İlknur Demirci'nin "Yedi Şefkatli Kış" adlı öykü kitabını incelediği yazısıyla Daima Edebiyat'ta.

Aydın Akdeniz | Apokaliptik Okumalarda Fransız Teğmenin Kadını
Berna Karakaya | Kaybeden Kadınlar
Yunus Çinçin | Canımız Sabahattin Ruhumuz Ali

Ayşe Şahin yazdı:

“Bir musibete sabreder gibi sabrediyorum hayata.”

İlknur Demirci kalbi kırılmışlara, sarılacak bir hayali olmayanlara, öyküler tarafından terk edilenlere yazıyor öykülerini. Yorulmuşlara, artık bir hayale sığınmaya gücü kalmayanlara, sevilmek için canla başla uğraşanlara, bu uğraşı hayatının tek anlamı haline getirenlere de.

Demirci, bir yerlerde gözden kaçmış kalbi kırıkları alıyor öyküsünün merkezine. Ummadığı anda sevilip hayatını daha güzel zannedenlere çeviriyor kaleminin ucunu. Babasının yalanına inanmış kız çocukları, kurumuş yapraklarıyla bir menekşe ve hep bir şeylerden mahrum kalarak büyümek zorunda kalan çocuklar da Demirci’nin öykülerinin ana karakterleri olabiliyor.

Şefkat ve bu şefkate duyulan ihtiyaç da kitabın ana temalarından biri. Bir ihtiyacı, ayrılığı, yalnızlığı anlatırken melodramdan uzak bir dil kullanmayı başarabilen yazarlardan İlknur Demirci. Hikâyelerini okurken canımız acıyor, o acıyla aynı ah’ı biz de çekiyoruz fakat ağlak bir metin olmaktan çok uzak güçlü bir kalemin izini de sürmeye devam ediyoruz.

Kitaptaki baskın tema can yangını demek doğru olur sanırım. Çünkü kavuşma hayali kuran karakterler, aradığı o sevgiyi bulan ve değiştiğine inanan kişiler oldukça geniş yer bulmuş kitapta.

Belirsizlikle baş etmekte zorlanan, geleceğin ne getireceğini bilemeyip bilinmezliğin acısıyla yaşamaya çalışan karakterler de kitabın bir diğer teması.

“Bir tecrit odasında ne ölmek mümkündür ne de yaşamak.”

Yazar şiir dilini de etkin kullanmasının yanı sıra bu şiir dilini öyküsüne yedirmeyi de başarabilmiş. Bazı satırları okurken Demirci şiirinden bir dize okuyormuş hissi de okura ayrı bir tat veriyor.

Bazen ruhunuzun acı çektiği anlarda iyi bir kitap sizin sırtınızı sıvazlayıp devam edebilirsin diyebilir. İlknur Demirci kitabın bir yerinde bunu çok iyi işlemiş.

“Biraz daha sabret; atlattığın, kolay gelip geçen bir fırtına değildi.” derken tam da bu hissi aldım. Bazen fırtınalar bizi dağıttığında, yaşam zorladığında ve yokuşlar dikleştiğinde kitaplar yokuşlarımızın eğimini azaltabilir. Düştüğümüzde keza, düşüşümüzü hafifletebilir. Yedi Şefkatli Kış hayatın fırtınalarına dayanma konusunda bir rehber değil elbette, fakat en azından bir süre iyi bir yol arkadaşı.

Yazar insana dair hisleri, suskunlukları, acıları velhasıl insana ait yaratılan her şeyi benzetim yoluyla doğaya, rüzgâra, yola, menekşeye aksettiriyor. Rüzgârın sessizliğini okurken okur aslında kendini okuduğunu çok iyi biliyor.

İnsanı anlatmak gerçek bir iştir ki yazar bu gerçekliği de savunuyor kitabında. Masalların canını yaktığını söylerken de zannediyorum bu gerçekliği artırmak niyetinde.

Okuduğumuz bütün her şey normalimiz aslında. Hepimizin aşina olduğu başlangıçları, hepimizin bildiği sonları kendi diliyle anlatıp kitabı sonuna kadar okutmayı başarıyor. Aynılıkları yazabilmek ve bunu okura farklı bir yazar dilinden okuyor hissiyle okutabilmek benze güçlü bir meziyet. İlknur Demirci Yedi Şefkatli Kış ile bunu başarmış.

Kitabın adıyla müsemma bir de kış övücülüğü var ki yine gerçeklik penceresinden bakarak baharcıları küstürüyor. Baharın aldatmalarına, ruhumuza üflediği yalanlara bir karşı duruş olarak kışı ve karanlığını övüyor yazar bir hikâyesinde.

Gerçek hayata, acılarımıza ve ayrılıklarımıza yenice silinmiş bir aynayı tutuyor yazar. O kadar net ve parlak ki gerçeklik gözümüzü alıyor. Fakat kitabın sonlarına doğru aynanın biraz tozlu olmasını istedim doğrusu. Gerçeklikten biraz uzaklaşmak, bir hayale ve bahara inanmak istedim. Kitabın baharın yalancılığına bizi inandırmaya çalışan karakteri buna kızacaktır belki fakat bir yalana inanmanın inanandan başka kime zararı var ki?

Yedi Şefkatli Kış
İlknur Demirci
Şule Yayınları
111 sayfa

İLKNUR DEMİRCİ KİMDİR?

1977 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okudu. Öyküleri Karabatak, CF, Esma ile Yaşamak dergilerinde yayımlandı. İlk öykü kitabı Birkaç Tuhaf Gün Şule Yayınları’ndan çıktı.

YORUM

WORDPRESS: 0