Serap Yalçın Pamuk | Bir Adalet Öyküsü: 12 Öfkeli Adam

ANA SAYFASinema

Serap Yalçın Pamuk | Bir Adalet Öyküsü: 12 Öfkeli Adam

Serap Yalçın Pamuk "Bir Adalet Öyküsü: 12 Öfkeli Adam" adlı yazısında Sidney Lumet'in ilk uzun metrajlı filmi Twelve Angry Men'i inceliyor.

Ayşe Şahin | Bir Arayış Hikâyesi: “Annemin Şarkısı” Filmi
Segâh Gümüş | Kusursuzluğa Mahkûm Bir Kuğunun Hikâyesi “Black Swan”
Sezer Erdem “Aptallar” Filmini İnceledi

Serap Yalçın Pamuk | Bir Adalet Öyküsü: 12 Öfkeli Adam

Tarih boyunca insanoğlu adaleti aramıştır. Bu arayışın sistemleşmiş haline hukuk diyoruz. Hukuk; haklarımızı bilme, arama ve sonunda adalete ulaşma vaadi sunup, bunda kısmen başarılı olsa da zaman zaman sapma gösterip dengeyi korumakta zorlanabiliyor. Hiç kuşkusuz adaleti arayan kadar adaleti sunanında insan olması buradaki en büyük etken. Hata yapma payı bu sebeple her zaman için mümkün. Geliştirilen hukuk sistemlerinin zamanla değişebiliyor olması ise bunun ispatı.

12 Öfkeli Adam ( Twelve Angry Men) filmi de bir hukuk, suç ve toplum eleştirisi sunuyor bize. Kültleşmiş bir film olduğu birçoğumuzun ön kabulü. Filmin az sayıda dekorla ve bir odada geçiyor oluşu ve neredeyse tamamının diyalog olması da önemli ayrıntılarından. 96 dakikalık süresine rağmen merak duygumuzu canlı tutarak, bizi filmin içinde tutabilmesi ne kadar başarılı bir yapım olduğunu zaten gösteriyor.

Babasını öldürmek suçuyla yakalanan on sekiz yaşındaki bir gencin, mahkeme salonundaki son duruşmasıyla başlıyor film. Duruşmanın ayrıntılarını ise gencin akıbetiyle ilgili karar verecek olan on iki kişilik bir jürinin, karar salonundaki konuşmalarından öğreniyoruz. Mahkemede sunulan delilleri yeterli olarak gören on bir kişi, bir an önce idam kararını onaylamak ve oradan çıkmak istiyor. Fakat içlerinden birisi kusursuz delillerin olamayacağından hareketle makul şüpheye yer bırakmak ve davayı tartışmak istiyor. Buna yanaşmak istemeyen on bir kişi başta itiraz etse de Dokuz Numaralı Jüri, fikrini değiştiriyor ve gizli oylamada Sekiz Numaralı Jüri gibi gencin suçsuz olabileceği ihtimali üzerinden suçsuz oyu kullanıyor. Böylece karşılıklı argümanlarla sunulan delilleri ispatlamak ya da çürütmek için diyaloglar başlıyor.

12 Öfkeli Adam - Twelve Angry Men - Beyazperde.com
12 Öfkeli Adam – Film Afişi

-Adil yargılama ve adalet nedir?

-Gerçek nedir? 

-Doğruluk tekelleştirilebilir mi?

-Kişisel sebepler genelleştirilebilir mi?

-Olasılık gerçeğin neresinde duruyor?

Gibi çeşitli sorular ve sorgularla, filmin zihnimizi uğraştırdığını görüyoruz. Ve önyargıların bazen en büyük yanılgılar olduğunu ve çoğu zaman gerçeğin üstünü örttüğünü yine. Bu öfkeli on iki adam toplumda var olan insan tiplerine de güzel örnekler sunuyor. Geleneksel yetişmiş ve değişime ayak uydurmakta zorlanan Üç Numaralı Jüri, suçlu sandalyesindeki çocuğu, oğluyla özdeşleştirerek meseleyi kişiselleştiriyor. Çocuğu suçlu bularak kendince oğlunun kendisine karşı işlemiş olduğu cürümlerin intikamını almak istiyor.

Bir şeyler üzerine çok düşünmeyen ve sürekli günü kotarmakla yetinen, Yedi ve On İki Numaralı Jüri ise bir şeyleri ciddiye almaktan epey uzak görünüyorlar. İnsan hayatı gibi önemli bir kararın üzerinde düşünme çabasından oldukça uzaktalar. Biri akşam gideceği maçı düşünürken diğeri kâğıt üzerine saçma sapan şeyler çizerek vakit öldürmeye çalışıyor.

Var olan tüm kötülüğü belli bir sınıfa hasrederek onları baştan suçlu olarak kabul eden On Numaralı jüri için düşünmek başlı başına saçma. Çünkü insanlar doğdukları yerin mahkûmu ve başka bir şey olmaları mümkün değil. Gerekli çaba gösterilirse fikrini sunmaktan ya da fikrini değiştirmekten çekinmeyen İki, Beş ve On Bir Numaralı Jüri de toplumda diyaloğa açık kişileri simgeliyor diyebiliriz.

Gerçeğin bir olasılık üzerine kurulmasından ziyade delillendirilmesi gerektiğini düşünen ve realist ve rasyonalist bir görünüm sunan Dört Numara, tarafsız bir şekilde olayları gözlemleyip durumu yönetebilen Bir Numara ve makul şüphenin sahibi olan ve gerçek bir adalet arayışçısı olan Sekiz Numara…

12 Öfkeli Adam | İncelemesi - 2021
12 Öfkeli Adam filminin kült sahnelerinden biri

Filmdeki ayrıntılarda oldukça önemli. Jüri’nin toplandığı gün, yılın en sıcak günüdür fakat odadaki pervane çalışmamaktadır. Bu sebeple sürekli terlerler. Çünkü üzerine konuşup tartıştıkları ve karar vermek zorunda oldukları mesele bir insanın hayatıdır ve terlemeden verilebilecek bir karar değildir. Suçlu ve suçsuz oyları eşitlendikten sonra yağan yağmur ise izleyene dahi bir ferahlık sunar. Yanan lambayla birlikte çalışmaya başlayan pervane de şüphesiz ciddi bir sembol izlenimi verir. Birbiriyle alakasız gibi görünen şeyler bile alaka kurulabilir niteliktedir.

Öfkeli bu adamların birçoğu koyu renk takım giymesine rağmen, Sekizinci Jüri’nin beyaz takım giymesi manidardır. Yine herkes terlerken Dördüncü Jüri’nin terlememesi… Birisi sorgulamayı başlatan, diğeri ayakları yere sağlam basan kişidir. Filmin sonunda bu on iki adamdan yalnızca ikisinin adını öğreniriz. Sekizinci Jüri olan Davis ve Dokuzuncu Jüri olan Mccardle.

Yönetmen koltuğundaki Sidney Lumet’in ilk uzun metrajlı filmi olduğunu belirttikten sonra bir konuya daha değinerek yazıyı bitirmek istiyorum. Twelve Angry Men, bana Necip Fazıl’ın tiyatro oyunu olarak yazdığı ve Mesut Uçakan’ın 1988’de sinemaya aktardığı Reis Bey filmini anımsattı. Konuyu işleme bakımından Doğu ve Batı kadar farklı olan bu iki film, konusu sebebiyle oldukça benziyor. Birinde babasını öldürdüğü iddia edilen bir gencin suçsuz da olma ihtimali üzerinden geliştirilen konu, diğerinde annesini öldürdüğü gerekçesiyle idamına karar verilen ve infaz edilen bir gencin daha sonra suçsuz olduğunun ortaya çıkmasını konu ediniyordu.

İkisinde de aranan şeyin adalet olması, geriye dönük telafinin mümkün kılınabilme özelliğinin yanı sıra, adaletin bir hak ikamesinden çok daha fazlasını kapsıyor olması önemli benzerliklerinden.  Toplumu cürüm işleyenden korumak kadar, bireyi cürüm işlemeye iten toplumsal sebepleri de ortadan kaldırmak adaletin gereği…

Daha Eski Gönderiler

YORUM

WORDPRESS: 2
  • comment-avatar
    Esra Çakan 2 yıl ago

    Filmi çok önce izlemiştim ve yazı bana sahne sahne tekrar izleme ve üzerinde düşünme keyfi yasatti. Bunun için baştan bir teşekkür ediyorum. Ve özellikle de son cümleye kalbimi bırakıyorum. O kadar iskalanan bir şey ki. Bu gün toplumda infiale sebep olacak her suç için idam isteminin ayyuka çıkması beni kara kara düşündürürken içimden hep o son satıra benzer şeyler geçip gidiyor. İdam. Adalet getiren bir şey mi sahiden. Mesele hep suçun ortaya çıktığı andan sonrası mi? Ya sürekli tek bir yere baktığımız için önlenemiyorsa bazı şeyler… Hasılı özellikle son sözcük dertlerime değdi diyebilirim. Yazıların devamını bekler selam ederim

    • comment-avatar
      Serap y. Pamuk 2 yıl ago

      Adaleti sadece suç ve ceza üzerinden tanımlamak gibi bir yanılgımız var. Suç ve ceza bir sondur. Bundan önceki sebepler üzerine kafa yormak daha çok adaletin gereği.
      Bakışımızı bu yöne çevirsek kaçınılmaz gibi görünen bir çok sonunda önüne geçebilme gücüne kavuşuruz belki.

      Teşekkür ederim Esra’cım. Aynı yerlerden dertlenebilmek çok kıymetli. Yorumun, beni cesaretlendirdiği kadar, mutlu da etti..