RUHUN AĞRISI VE AĞIRLIKLARI: “BÜTÜN AĞIRLIKLARIM”

RUHUN AĞRISI VE AĞIRLIKLARI: “BÜTÜN AĞIRLIKLARIM”

Merve Yurtsever

Freud’a göre ruhsal sağlığın temel özellikleri: çalışmak ve sevmektir. Duygu, düşünce ve davranışlarda, değişik düzeylerde, tutarsızlık, yetersizlik, aşırılık ya da uygunsuzluk ile de ruhsal bozukluklar ortaya çıkar. Müzeyyen Çelik’in Bütün Ağırlıklarım kitabı da insanın ruh ağırlıklarıyla donanmış, ruh ağrılarını konu almış bir eser.

Hayatının bir anında hemen herkesin karşılaştığı insanların iç dünyalarına misafir ediyor yazar okurunu. Konu seçimleri için özellikle Müzeyyen Çelik’in tebrik edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her ne kadar bir yerlerden duyulan, benzeri konulara aşinalık olsa da hikâyelerin gerçekten çarpıcı olduğunu belirtmeliyim. Öyle ki, Psikiyatrik Epidemiyoloji (ruhsal bozuklukların yaygınlığının ve sıklığının belirlenmesinin yanı sıra; bu bozuklukların nedenlerini yere ve kişiye göre değişimlerini, gidiş ve sonlanışlarını araştırır.) bölümünce, öykü kahramanlarının incelenmeye aday hayatları okuduğumuzu söyleyebilirim.

“Ruhunu hiç sormayın. İçinde uçuşan kuşlar ölmüş, rengârenk çiçekler bir bir solmuştu. Kendisini beğenmeyen, asla takdir etmeyen kocaman bir adamın korkusunun altında yok olmuştu. … Eli kalem tutan biri hem ne kadar kötü olabilir ki?”

Bütün Ağırlıklarım kitabı 24 kısa öyküden oluşmaktadır. Kısa olmalarının özellikle yapılan bir seçim olduğunu da söyleyelim ki hacimsiz oldukları anlamını taşımasın. Zira “Saliha ben! Sabaha kadar on kez tren geçti üzerimden.” Diyen bir mazlumun çıkmayan tınılarının ya da bir babanın sesinden okuduğunuz “Bırak doktor uğraşma! Bak beyni elimde kalmış! Yaşamaz bırak! Daha fazla canını acıtma!” sözlerinin sarsıcılığı uzun bir hikâyede okurun halet-i ruhiyesini oldukça düşürürdü.

Eser, her kesime hitap edebilecek bir dille kaleme alınmış. Müzeyyen Çelik bunu önemsediğini hissettiriyor okuruna. Şiirsel dilin aralara serpiştirilmesi ise acıyı hafifletmek için tercih edilmiş gibi duruyor.

“Öyle uyanamazken böyle çalışamazken o okul da yedi senede bitti. Baba parayı kesti. Devlet bursu kesti. Yeniden merhaba Ölü Palmiyeler Şehri!”

Genel olarak kitap bütününde kadınların meseleleri ön planda tutulmuş. Bu kadınlar kendi yaşamlarında bir dönem güçlü dahi olsa çöktürülmüş, ezilmiş, yok sayılmış insanlar. Ancak mücadele de eden kadınlar. Başaramasalar da, dış sesleri çıkamasa da iç dünyalarında daima bir mücadele içinde olduklarına şahitlik ediyoruz. Hemen hemen hepsinin sonu hüzünle bağlanıyor. Bütün o duygu ağırlıkların içinde aksi gerçek dışı olurdu zaten.

“Ben Keloğlan halimle asla onun dikkatini çekemeyeceğim için saçımı artık uzatmaya başladım. Uzattım uzattım ama Ahmet’e uzanamadım. Onu çok sevdim ama kazanamadım. Düğününe bile gittim, ağlayamadım. Neticede benim sorunum da buydu. Hissetmek ama ağlayamamak.”

Öykü kahramanlarının insanın içine işleyen bir yanı var. İç seslerin yoğunluğu bunda etkili olmuş diyebilirim. Mazluma dayanamayan Türk milletinin bu özelliğine dokundurmuş kalemini yazar. Bu Müzeyyen Çelik‘in ülkesinin insanını iyi tanıyan bir yazar olduğunun da göstergesi.

BÜTÜN AĞIRLIKLARIM
MÜZEYYEN ÇELİK
HECE YAYINLARI
95 SAYFA

MÜZEYYEN ÇELİK KİMDİR?

Müzeyyen Çelik, 1983 Kütahya doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kütahya’da tamamladı. Trakya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Afyon Kocatepe Üniversitesinde Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalında “Edebî Yönden Hazîne-i Evrak Dergisi” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. Hayal Bilgisi, İzafi, Heceöykü, Hece, İtibar, Mahalle Mektebi, Aşkar, Nordik, Türk Dili, Karagöz, Olağan Hikâye, Tahrir, Geçerken dergilerinde öyküleri yayımlandı. İlk öykü kitabı Kamu Baş Rüyacısı 2014 yılında Ebabil Yayınlarından, ikinci öykü kitabı Omuzumda Biri 2017 yılında Hece Yayınlarından çıktı. Bütün Ağırlıklarım yazarın üçüncü öykü kitabıdır. Çocuk edebiyatı alanında da eserler vermeye devam etmektedir. Halen Kütahya’da edebiyat öğretmeni. Evli ve bir çocuk annesidir.