ANA SAYFAKitaplıkSinema

Deniz Kara Kavalcı | İki Tin, Bir Toynak, Bir İz, Bir İntikam: “Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde”

Deniz Kara Kavalcı, Nobel Ödülü'nü de alan Olga Tokarczuk'un yazdığı "Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde" romanına dair yazdı.

BENİM RÜYALARIM HEP ÇIKAR’IN GİZEMLİ İZLEKLERİ
Nisa Leyla | Bir Modern Zamanlar Ağıdı: Ağır Çıvgın
Birgül Yangın Aslanoğlu | Gülün Adı’nda Umberto Eco’nun Gizlediği Borges
[sharethis-inline-buttons]

Deniz Kara Kavalcı | İki Tin, Bir Toynak, Bir İz, Bir İntikam: “Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde”

“Yabani geyik, orada burada gezerken,
Uzak tutar insan ruhunu üzüntüden.”

William Blake

Nobel ödüllü yazar Olga Tokarczuk’un kaleme aldığı; polisiye, astroloji, sosyoloji, biyoloji ve felsefenin iç içe geçtiği bir ekolojik roman “Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde”. Tokarczuk küresel isyanın Polonya edebiyatından yükselen sesi. Hayvan haklarına, ekolojik yıkıma-kıyıma; masalsı, mistik ve gizemli yoldan dikkat çekiyor. Yapıtı insan ırkının benmerkezciliğine âdeta bir itiraz mahiyetinde. Kitaba ismini veren ise ressam, şair, mistik vizyoner, aynı zamanda bir hayvan hakları savunucusu olan William Blake’in dizeleri.

“…süreç içinde gerçeğin en esaslı niteliğini -ifade edilemezliği- ortaya çıkarır.”

Kurduğu pastoral akışın içinde yazar bazı cins isimleri -kendince bir önem atfettiğinden olsa gerek- büyük harfle başlatıyor. Bunun bilinçli yapıldığını düşünüyor; ilk sayfalarda bir miktar garipsemekle birlikte bu aykırı okumanın, aykırı kural koyucusuna uymayı seçiyorum.

Polonya – Çekya sınırındaki Klodzko Vadisi’nde geçen romanımızın esas kahramanı, kasaba dışındaki dağ evinde yalnız yaşayan Janina Duszejko. Janina denmesinden hiç hoşlanmıyor çünkü resmi isimlerin-soyisimlerin anlamsız olduğunu düşünüyor. Karşımızdaki insanı bizde uyandırdığı duyguya göre adlandırmamız gerektiğini, böylece tanıdığımız insan sayısı kadar ismimiz olacağını söylüyor, öyle de yapıyor… Garip, Müjde, Siyah Palto, Muhteva, Koca Ayak hep onun tanıdıklarına yakıştırdığı isimler.

“Ne zaman özgür olduğumuzu düşünmek istesek, o zaman kendimizi yeniden keşfetmeyi tercih ederiz. Gök gibi büyük ve muazzam bir şeyle bu bağlantı, kendimizi rahatsız hissetmemize neden oluyor.”

Janina orta yaşlarını geride bırakmış, yeryüzünden gökyüzüne kendine mistik bir -astro alan- açmış, her şeyin temelinde yatan beşinci elementin ‘keder’ olduğunu düşünen, yaşamın her alanının titizlikle deneyimlenmesinden yana, karşılaştığı olayları aspekt bağlamında değerlendiren, bol giysiler giydiğinde kendini özgür hisseden, alerjileriyle başı dertte, tutkuyla Blake eserleri çeviren, mücadelenin yaşamsal kuvvetleri tetiklemesini gizemli bulan, muhalefetin gerçek dostluk olduğuna inanan, disipline inanmayıp Bacon’ı yalanlayan, doğaya aykırı hiçbir girişimden haz etmeyen, yalnız bir dişi kurt gibi alanını genişletme çabasında, hiçbir yaratığın yararlı ya da yararsız olmadığı, dahası bunun insanlar tarafından yapılan aptalca bir ayrımcılık olduğu fikrinde, şanlı yalnızlığını zaman zaman kutsayan, “burada ve şimdi”den emin, Mendel’in bezelye deneyleriyle haşır neşir, insanın bir dünya görüşü varsa hayvanların da bir algısı olduğunu savunan, yaşamı ölümün izlediği çıkış yolu olmayan geçici bir olay olarak kabul eden, ruhun etrafımızda olup biteni asla anlamamamızı sağlayan savunma sistemi olduğuna inanan; Dyzio, Müjde, Garip ve çok sevdiği kızlarından (can yoldaşı iki köpek) ibaret küçücük topluluğunun bazen öfkeli, yerine göre küstah, biraz esrik, bazılarına göre aykırı ve kaçık üyesi. En önemlisi, zamandan, mekândan, ideolojilerden, sistemden ne kadar bağımsızsa; doğaya, hayvanlara, gökyüzüne ve Blake’e gönülden bağlı…

“Bedeni terk eden şeyin, dünyanın bir parçasını emdiği, ne kadar iyi veya kötü, ne kadar suçlu veya suçsuz olduğunu fark etmeksizin arkasında büyük bir boşluk bıraktığı aklımdan geçti.”

Günün birinde “kızlarım” dediği iki köpeği ansızın ortadan kaybolur Janina’nın. Kaçak avcılık yapan sevimsiz komşusunun da evinde cesedi bulununca bir düğüm kendiliğinden çözülmüş olur ve Janina annelik içgüdüsüyle harekete geçer. Üstelik bu olayı şaibeli belediye başkanı, polis müdürü, Muhteva ve kilisenin rahibinin esrarengiz cinayetleri izleyince bizzat devreye girerek iz süren Janina’nın çabalarını anlatan  gerilimli hikâye gitgide gizemli, masalımsı bir hal alır. Kurbanların tümünün tek ortak noktasıysa kaçak avcılıktır…

“Hayvanlar, yaşadıkları ülke hakkındaki gerçekleri gösterir.”

Avcılığı kasabayı saran bir tür faşist ittifaktan farksız gören Janina; tilki kürkü ticaretiyle uğraşan para babaları, rüşvetçi polisler ve yozlaşmış yerel yöneticilerden oluşan ağa karşı -kaçık- damgası yese dahi karşı durmaktan vazgeçmiyor. Maalesef Janina’nın tüm çabalarına karşılık hayvanlara eziyeti yasaklayan yasalar uygulanmıyor çünkü yerel yöneticiler ve üniformalıların çoğu zevk için avlanan kişiler. Kilisenin rahibi de onlara eklenince Janina; hayvanlarla insanları eşit görmemesi, insanın doğanın asıl sahibi olduğu ve doğaya hükmetmesi gerektiğini söyleyerek avcılığı savunan rahibin direktiflerinden kaçamıyor.

“İnsafsızlıktan kaynaklanan her ölümün, topluma teşhir edilmeyi hak ettiğini düşündüm. Böcek ölümünün bile. Kimsenin fark etmediği bir ölüm iki kez skandaldır.”

William Blake’in dizelerini Lehçeye beraber çevirdiği bilgisayar uzmanı Dyzio, güzel Müjde ve yakın komşusu Garip’in (Janina’ya yanık) yanı sıra yöredeki bir böceği araştıran, Çek akademisyen ve böcekbilimci (ki epey yakınlar) Boros’un da ekibe dâhil olmasıyla her canlının yaşam hakkını sonuna dek savunan ama söylediklerine kimseyi inandıramayan, kafeslere tıkılmış hayvanları salıveren, “aykırı kız”ımızın gücüne güç katar.

“Gerçek yaşlandı ve bunadı; ne de olsa, her canlı organizma gibi kesinlikle aynı yasalara tabi ve yaşlanıyor. Onun küçük parçaları olan duyular da apoptoza uğrar. Apoptoz, maddenin yorgunluğu ve tükenmesiyle gelen doğal ölümdür. Yunancada bu sözcük, ‘taç yapraklarının dökülmesi’ anlamına gelir. İşte dünya da taç yapraklarını döktü.”

Bir toynak, bir iz, bir intikam… Janina’nın tezi bu yönde. Hayvan öldürmenin “avcılık” adı altında bir “spor” olarak görüldüğü göz önünde bulundurulduğunda, hayvanların intikamı da bir eğlence olarak pekala görülebilir. Tokarczuk kurgusunu kuruyor, Polonya’nın ataerkil yapısıyla ustaca eğleniyor.

“Öfke, aklı daha berraklaştırır ve keskinleştirir, daha fazlasını görmeyi mümkün kılar. Diğer duyguları silerek gövdenin kontrolünü ele alır. Tüm sınırları aştığından, kuşkusuz tüm bilgeliğin kaynağı olur o öfke.”

Sürreal masalvari akışıyla, politik göndermeleriyle, avcılık karşıtı mesajıyla, olay örgüsü ve karakterleriyle âdeta “tabiatın bağrından doğan, çok ilginç bir suç hikâyesi”ni edebiyat dünyasına kazandıran Tokarczuk, bizlere de özgün bir tarzı deneyimleme fırsatı vermiş oluyor bu vesileyle. “Cehennem Özdeyişleri”, “Masumiyet Şarkıları”, “Astral Seyyah” tan çeşitli alıntı ve epigraflarla, aynı zamanda bir hayvansever de olan William Blake ile okuru selamlaması da esere değer katan bir başka unsur.

“…izin verin şimdi, sınırın diğer tarafında yaşayan ve birbirleriyle yumuşak, çocuksu bir dille konuşan bu güzel insanların akşam işten eve gelince, kalplerinde birer ateş yakıp birbirlerine Blake okuduklarını hayal edelim.”

Yazarın bu sözlerinin bende bulduğu karşılık ise Blake’in şu dizeleri:

“Bir köpek, kapısında açlıktan ölen efendisinin,
Haber verir çöküşünü devletin.
Hor kullanılan bir at yol üstünde
Yakarır insan kanı için cennete…”

Tabiat Tanrı’nın yazılı olmayan kutsal kitabı. Onu bir bütün olarak koruyup kollamakla mükellef olduğumuzu bir kez daha hatırlattığı için Janina’ya teşekkür borçluyuz.

(Yönetmen Agnieszka Holland’ın bu romandan uyarlanan, senaryosunu Olga Tokarczuk’la birlikte yazdığı ve 2017 Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı’yla ödüllendirilmiş Polonya yapımı “Pokot-İz” filmi o yılın en çok ses getiren yapımlarından biri olmuştur. Uyarlamaları seven okura-izleyiciye de böyle bir tavsiyede de bulunmuş olalım.)


[sharethis-inline-buttons]

YORUM

WORDPRESS: 1
  • comment-avatar
    Sümeyye 3 yıl ago

    Kitap önerileriniz dikkate değer, anlatımınız hoş ve akıcı. Popüler çerez kitaplar yerine derin felsefesi olan kaliteli yayınları ele alıyor olmanız sizin de kalitenizi ortaya koyuyor. Faydalanıyoruz ve takipteyiz.