İbrahim Halil Çelik | Dünya Hâli Herkes “Bir Yere Yolcu”

ANA SAYFAKitaplık

İbrahim Halil Çelik | Dünya Hâli Herkes “Bir Yere Yolcu”

İbrahim Halil Çelik, Nilay Erik'in Loras Yayınlarından çıkan "Bir Yere Yolcu" adlı öykü kitabına dair yazdı.

RAYMOND CARVER’IN KATEDRAL’İNE DAİR
KUŞLU SÜVETER: SESLER, HATIRALAR VE ÖLÜMLÜNÜN ÇELİŞKİLERİ
Berna Karakaya | İyi Bir Hikâye İyi Bir Roman: Ercan Başer’in “İyi Bir Hikâye”si

İbrahim Halil Çelik | Dünya Hâli Herkes “Bir Yere Yolcu”

Geçmişin o eskimez ve canlı haliyle karşımızda duruşu, zihnimizi sık sık yoklayışı ve tüm psikolojik etkileriyle insan için bugünün onulmaz bir parçasına dönüşü hem yorucu hem de yıpratıcı bir durum şüphesiz. Marquez’in, anlatmak için yaşamak, dediği, Ernest Hemingway’ın “Birinci ağızdan öyküler yazmaya başladığında, insanların inanacağı kadar gerçekçi şeyler yazarsan okuyucular neredeyse her zaman yazdıklarının senin başından geçmiş olduğunu düşünür. Bu gayet doğal, çünkü o öyküleri uydururken onları anlatıcının başına gelmiş gibi yazman gerekir.” sözleri düşünüldüğünde Nilay Erik’in “YOL” ve “VARIŞ” olarak iki bölümde anlattığı öykülerinde neden çoğunlukla birinci ağızdan anlatımı tercih ettiği anlaşılır. Belki de insan kendi yolculuğunu daha iyi anlatırdı. Çünkü her kahraman biraz bizizdir.

Nilay Erik

İyi şeyleri beklemenin ve güzel şeyleri ummanın o müthiş sancısı çoğu kez bir sebeptir yazmaya. Bazen de bir şeyleri değiştirmek gibi safça bir fikre kapılırız yazarken. Sonra bu saf düşüncemize içimize sinen bir kılıf buluruz: En azından o konu üzerine düşünülmesini sağladım. Bir Yere Yolcu kitabı da acıya yenilmemenin imkânı üzerine bizi düşündürüyor.

Nilay Erik’in Ağustos 2023’te Loras Yayınları’ndan çıkan ikinci öykü kitabı Bir Yere Yolcu duygusal bir yolculuk ile varışı farklı mekânlarda incelikli bir dille anlatması bakımından önemli ve başarılı bir kitap. Ruhsal bir yolculuğun değişik mekânlarda kitap boyunca hissedildiği, duygusal anlamda bir varışın zor olduğunun altının çizildiği bu öykülerde yazar, bozuk bir toplumsal düzene değinmeyi de ihmal etmemiş.

Nilay Erik, Bir Yere Yolcu

Kitabın ilk öyküsü Şeref Meselesi. Bir kız çocuğunun babasıyla olan hesabını görmesinin öyküsüdür diyebiliriz bu öykü için. Toplumun insan üzerindeki baskısı, babaların kız çocukları için takındıkları soğuk ve ilgisiz tavırların onlar üzerindeki olumsuz etkileri, travmalar, yıkımlar ve uçsuz bucaksız itilmeler kakılmalar. Neticede bir suskunluk hali olacaktır o kız için hayat. Öyle ki kızların ağlamalarına bile tahammül yoktur.

“Ne zaman bir şeylere üzülsek, gözyaşı döksek ‘Utanmadan ağlıyor bir de.’deyip sustururdun bizi. Bu yüzden sesli ağlamayı kimse bilmez bu evde.”s.15.

Okuyunca şaşırıp bir zamanlar gerçekten böyle miymiş deyip üzüldüğüm bir cümle öyküde şöyle verilmişti.

“Bir ortamda sessizlik olunca kız çocuğu doğdu, diyorlar.”s.17.

Kitabın ikinci öyküsü Kızımız. Bir kız çocuğu ile annesinin hikâyesidir bu. Empatiye rağmen aşılamayan duvarlar, birbirini anlayamamalar ve daha birçok duygu bu öyküde ustalıklı bir içgözlemle verilir.

Nilay Erik, öykü kahramanlarını cansız varlıklarla konuşturmayı seviyor. En azından bu kitap için bunu söylemek mümkün. Morgdaki bir ceset, bahçedeki bir kukla, kedi, kartal, kahve fincanı… Dertlerini insana anlatmak yerine bunlara anlatınca rahatlıyor kahramanlarımız. Üçüncü öykü olan İçim Oyuk, Derdim Büyük öyküsünde de böyle bir durum söz konusu. Bu tercih, bize şu meşhur tümceleri hatırlatır:

“Derdin varsa git denize anlat. Kedilere, bulutlara anlat. Pencere pervazında çiçeklere anlat. İnsana dert anlatılır mı hiç?”

Yine bir yolculuk öyküsüdür İçim Oyuk, Derdim Büyük öyküsü. Hem ruhsal hem mekânsal bir yolculuk. Akrabalıkların birbirine yük veya dert oluşu, ayrılmalar, dağılmalar…

Kitabın bir diğer öyküsü Sen Bir Kurşun Döktür. Öykümüzün kahramanı Füruzan, işini bırakıp kendini ailesine adamış bir kadın. Ev işleriyle olan meşguliyeti bir süre sonra onu büyük bir can sıkıntısına iter. Onu arayan soran veya merak eden kimse kalmamıştır ona göre. Alışveriş sitelerinden gelen çeşitli kampanya mesajları ve GSM şirketinin sms’leriyle telefonu çalar genelde. Başka arayan soranı pek yoktur. Füruzan’ın iç sıkıntısı büyüktür. Ataerkil bir arketipin görüldüğü bu metinde Nilay’ın öykü yaratmadaki başarısı kuvvetle hissedilir.

Kitaba adını veren Bir Yere Yolcu adlı öyküye gelirsek yukarıda da bahsettiğim kahramanların cansız varlıklarla diyalog içinde olmasını yazar şu cümlelerle belirtir:

“Biliyorum ki o eşyaların bir ruhu var. Beni bekliyorlar, çağırıyorlar. Benimle konuşuyorlar. Sonra eve koşuyorum her biri bir hikâyenin kahramanı oluyor, âdeta canlanıyorlar.”s.73.

Bu cümle bizzat yazarın ağzından söylenmiş gibidir. Daha doğrusu yazar öyküde şöyle bir görünüp kaybolmuştur.

Kitaptaki bir diğer öykü, Bir Yere Yolcu. Günlük ve öykü türleriyle karışık şekilde oluşturulan Bir Yere Yolcu öyküsü eşyaların ruhlarında yolculuğa çıkan bir kahramanın hikâyesidir. Ruhsal bir iyileşme arayan kahraman sonra bir günlük bulur ve orada farklı bir yolculuğa çıkar. Kitabın “VARIŞ” bölümünde yer alan bu öykü aslında varışta bile bir yolcuğun olacağını bize hissettiriyor.

Yol biter mi? Bitmez elbette. Herkes bir yere yolcu neticede. Nilay Erik de öyle.

YORUM

WORDPRESS: 0