Muhammet Erdevir | Günden Kalanlar’da Sadakat ve Sınıfların Dönüşümü

ANA SAYFAKitaplık

Muhammet Erdevir | Günden Kalanlar’da Sadakat ve Sınıfların Dönüşümü

Muhammet Erdevir, Kazuo Ishiguro'nun "Günden Kalanlar" adlı romanını incelediği yazısıyla Edebiyat Daima'da

Muhammet Erdevir | Yazarın Kozasından: Büyük Ortaklı Küçük Hikâyeler
BİLEMEZSİN AYSEL: KADINI KADIN BİLİR GERİSİ YALAN BİLİR
AYŞE ŞAHİN | RUHU İYİLEŞTİRME YOLLARI’NA BİR BAKIŞ

Günden Kalanlar’da Sadakat ve Sınıfların Dönüşümü

Kazuo Ishiguro, Japonya’nın Nagazaki şehrinde dünyaya gelmiş bir İngiliz yazar. Bu özelliğinden dolayı Murat Belge onun için “İngiliz Japon’u” diyor. 2017 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Kazuo Ishiguro’nun yazarlık kariyerinin en önemli basamaklarından biridir Günden Kalanlar romanı. 1989’da yayımlandığında büyük bir ilgiyle karşılanan kitap aynı yıl Booker Ödülü’nü almıştı. Hatta bu ilginin bir sonucu olarak James Ivory tarafından sinemaya da uyarlandı ve bu uyarlama en başarılı edebiyat uyarlamaları arasında gösterildi. Bir röportajında (*) 1987 yılının yazında sadece dört haftada yazdığını anlatıyor Günden Kalanlar’ı. Kendini eve kapatmış adeta ve sabahtan akşama yüksek bir yazma temposunda çalışarak bu romanı vücuda getirmiş. Bu yoğun çalışma temposuna eşiyle birlikte verdikleri isim ise “çarpışma”. İşte bu çarpışmanın meyvesi Günden Kalanlar.

Darligton Malikânesinin başuşağı Stevens, efendisi Lord Darlington’a ölümüne bağlı bir hizmetkârdır. Bir gün eski mesai arkadaşı Bayan Kenton’dan bir mektup alır. Yeni patronu Bay Farraday’ın da önerisiyle Bayan Kenton’la buluşmak üzere birkaç günlük bir otomobil yolculuğuna çıkar. Yol boyunca 1920-1940 arası yaşadıklarını düşünür ve mantıklı bir açıklama yapmaya çalışır.

Romanın omurgası, iki dünya savaşı arasındaki dönemde İngiliz aristokrasinin yaşadığı güç kaybı ve toplumda meydana gelen değişimlerin yansımaları etrafında inşa edilmiş. Lord Darlington, Alman nasyonalistlerine hayranlık duyan biridir. Savaşın geride kaldığını, Versailles Anlaşması’nın şartlarının çok ağır olduğunu ve bu anlaşmanın Almanlar lehine yumuşatılması gerektiğini düşünmektedir. Hatta sırf Nazi hayranlığından ötürü hiçbir gerekçe yokken emrinde çalışan iki Yahudi hizmetçiyi işten çıkarır. Stevens, hizmetçi kızların kovulmasını gerektiren bir davranışları olmadığının farkında olmasına rağmen efendisine toz kondurmaz. Onun kararlarına mantıklı açıklamalar getirmeye çalışır. Ayrıca Lord Darlington seçme-seçilme hakları konusunda da katı bir tutuma sahiptir. Ona göre halkın kendi kendini yönetmesi mümkün değildir.

Günden Kalanlar | D&R - Kültür, Sanat ve Eğlence Dünyası
Kazuo Ishiguro, Günden Kalanlar, Roman.

Toplumsal açıdan bakılacak olursa bu roman bir sınıf mücadelesi romanı değil. Ama aristokrasinin güç kaybetmesi, sermayenin el değiştirmesi, toplumda demokrasi yönünde artan talepler vurgulanıyor. Romanın sonuna doğru evin yeni sahibi olan Amerikalı işadamı Faraday, evle veya eşyalarla ilgilenmez. Onun tek derdi gerçek bir İngiliz uşağının çalıştığı gerçek bir İngiliz malikânesinin sahibi olmaktır.

Stevens gibi fraklı ve kusursuz hizmet eden klasik uşaklara “butler” deniyor. Romanın geçtiği zaman diliminde bu uşaklar da yavaş yavaş etkilerini yitiriyorlar. Stevens, babasının son nefesinde bile yanında bulunamaz. Çünkü tam da babasından öğrendiği şekilde her zaman ve her şartta önce işi gelmektedir. Efendisine olan sadakatinden dolayı Bayan Kenton’un aşkına karşılık vermez. Emri altında çalışan bir hizmetçi ile gönül ilişkisi yaşamanın meslek etiğine uymadığını düşünür.

Stevens’ın belli başlı iki çatışması vardır: Görevi ve kişisel yaşamı arasındaki çatışma. Özgürlük ve sadakat arasındaki bu çatışma roman boyunca pek çok kez sınanır. Stevens, profesyonellik uğruna işini kendi benliğinin önüne koydukça tavır ve davranışları mekanikleşir. Bu da onun aslında kendi öz benine yabancılaşmasının önünü açar. İkincisi amir Stevens ile evin hizmetkârı olan Stevens arasındaki çatışma. Stevens, pasif bir biçimde uşak olarak lorduna karşı kusursuz hizmet etmekle mükellefken, evin işlerini idare eden bir kâhya olarak aynı zamanda etken bir rol üstlenmek durumundadır. Mesela okuduğu “basit” konulu bir romanı Bayan Kenton’dan saklamak için kendini rezil etmek pahasına büyük bir çaba harcar. Çünkü emri altında çalışan birine kişisel zevk ve kusurlarını sergilemek mesleğiyle çelişecektir. Buna karşın aristokrasiye duyduğu derin hayranlık onun en büyük zaafıdır. Bu hayranlık sadakat örtüsüyle öylesine kuşatılmıştır ki Stevens zaafının ruhunda açtığı yaraların farkında bile değildir.

Stevens, kararlı gibi görünen bir kararsızdır. Emir verilmezse özgür iradesiyle karar alamayacak kadar iradesini silikleştirmiştir. Mükemmeliyetçilik psikolojisi ve buna bağlı rutinlerin tutsağı olmuştur. Sadakati sarsılmaz bir dogmaya dönüştüğü için ruhunu tüketen bu rutinden şikâyet edemez.

Sade ve ölçülü bir anlatımla kaleme alınmış Günden Kalanlar. Bilinçakışı yok gibi. Monologlar ve iç konuşmalarla ilerliyor. Karakterin zaafları çok güçlü betimlenmiş ve tahlil edilmiş. Kaçırılmış fırsatlar ve yarım kalmış bir hayat üzerine büyüleyici bir orman.

Darlington Malikânesi, aslında uşağın kendisi gibidir. Onun zihninin mükemmel bir dışavurumudur. Malikâne dışında en canlı betimlenen yerler Bayan Kenton’la buluşmak için gittiği İngiliz taşrası. Burada sonsuzmuş gibi uzanan uçsuz bucaksız çayırlıkları, rüzgârın esişini, yağmuru inanılmaz etkileyici bir dille betimliyor. Burayı okurken Cemal Süreya’nın “Eşdeğeriyle Yan” şiirinden şu dizeler akla geliyor haliyle:

“Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,

Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.”

(1) https://gazetekarinca.com/2017/10/nobel-odullu-kazuo-ishiguro-anlatti-gunden-kalanlari-4-haftada-nasil-yazdi/

YORUM

WORDPRESS: 0