Öğrenci Öyküleri: Yiğit Hikmet Bircan | İki Duvar Arasında

ANA SAYFAÖykü

Öğrenci Öyküleri: Yiğit Hikmet Bircan | İki Duvar Arasında

Yazar adaylarının öyküleri, Edebiyat Daima'da ilk kez okurlarıyla buluşuyor. Öğrenci Öyküleri'nde Yiğit Hikmet Bircan "İki Duvar Arasında" öyküsüyle...

ÖĞRENCİ ÖYKÜLERİ: Melike Tuğba Türkmen | İnsanlık Her Yerde Olsun
Öğrenci Öyküleri: Perihan Ören | İnadına Hayata Tutunmak
ÖĞRENCİ ÖYKÜLERİ: KARARLAR VE GERÇEKLER

Öğrenci Öyküleri: Yiğit Hikmet Bircan | İki Duvar Arasında

Ben Abdüllatif Sami, annem ve babamın biricik çocuklarıyım. Eskiden her gece annem bana Kurân-ı Kerim’den bir kıssa okurdu. Hepsini ezberledim annemin tatlı, şefkatli sesi sayesinde. Ama bir gece… O gece annem beni gözlerinde korku ve endişeyle uyandırdı. Babam öldükten sonra ilk defa annemi böyle görmüştüm. Beni hemen giyindirip birkaç çanta eşyayla birlikte dışarı çıktık. Elimi sımsıkı tutmuştu, koşuyorduk. Annem bana daha korunaklı bir yere gittiğimizi söyledi. Neden, diye sorduğumda da ise hayvanlardan kaçtığımızı söyledi.

Uzun bir yolculuk sonunda Gazze’ye geldik. Burada derme çatma bir evde yaşamaya başladık. Artık okula gitmediğim için annem bana olabildiğince bir şeyler öğretmeye çalışıyordu. Bir zaman sonra annem eve yiyecek getirmek için dışarı çıkmaya başladı. Sabah beni Allah’a emanet eder başıma o masum dudaklarıyla bir öpücük kondurup giderdi. Her gittiğinde gelirken bana çikolata almasını söylesem de her akşam geri döndüğünde unuttuğunu söylerdi. Artık annem o kadar geç geliyordu ki eve, sabahları yüzümü yıkamayı bırakmıştım. Bir zaman sonra artık annemin o güzel sesi soluklaşmaya güzel yüzü çökmeye ve sararmaya başladı. Orada yaşayan insanlar ölüm denilen bir şeyden bahsediyorlardı. Ama doktorlar herkesi iyileştirirlerdi değil mi?

Birkaç gün sonra annem gününü yatakta geçirmeye başladı. Oradaki insanlardan biri olan İhsan amca evimize belirli aralıklarla gelmeye ve anneme bazı şekerler vermeye başladı. Çok bilge birine benziyordu ve beni de çok seviyordu. Bir gün İhsan Amca ev ziyaretinde anneme şeker vermedi. Annemle konuştu sonrasında annem bana uzun uzun bakarak İhsan Amca’ya bir şey söyledi ve gözlerinden yaşlar süzüldü. Bana bunun mutluluktan olduğunu çünkü artık etrafımızın demirlerle çevrilmiş olduğunun ve bana bunun bizi hayvanlardan korumak ya da bizim hayvanlara ulaşmamamız için olduğunu söyledi. Daha sonra İhsan Amca’yla birlikte telleri görmeye gittik. İhsan Amca’ya buradan çıkıp çıkamayacağımı sorduğumda üzgün bir şekilde buradan hiçbir şeyin çıkamayacağını söyledi.

Eve geri döndüm o gece annemle uzun zaman sonra birlikte uyuduk. Bana en sevdiğim şarkı “Ay doğdu üzerimize Veda tepelerinden” şarkısını söyledi. Sesi ne kadar soluk olsa da o şarkıyı söylerken o güzel sesini tekrar duymuştum. Sabah uyandığımda annem hâlâ uyuyordu ama çok soğuktu. Onu ısıtmaya ve uyandırmaya çalıştım. En sonunda İhsan Amca’nın kapısına koştum. İhsan Amca ve birkaç adam annemin üzerine beyaz bir örtü örtüp götürdüler. İhsan Amca bana anneme güzel beyaz bir elbise dikeceklerini çünkü artık annemin melek olduğunu söyledi. Annemin melek olmasına çok sevinmiştim onun nerede olduğunu sorduğumda bana göklere uçtuğunu söyledi. O an İhsan Amca’nın elini bırakıp tellere koştum. Tırmanmaya çalıştım ama yere düştüm. Annem gidiyordu ve tellere takılmış olmalıydı onu bulmam gerekiyordu. İhsan Amca’m beni durdurmaya çalışsa da tellere tırmanırken yere düştüm ve bayıldım. Uyandığımda etrafta hiç kimse yoktu ve Veda Tepeleri karşımdaydı. Annem dağların üzerinden uçup yanıma geldi. Elimden tuttu çok hafif hissetim ve birlikte göklere çıktık. Göklere çıkarken duyduğum tek şey bir yaşlı adamın haykırışlarıydı “Vallahi Allah bu zulmün cezasını verecek!” Bir zaman sonra İhsan Amca da yanımıza geldi ama vücudunda kurşun delikleri vardı.

YORUM

WORDPRESS: 0