Şükran Varol Kır | Zerrin Saral’ın Küçük Kırık Çizgiler’i

ANA SAYFAKitaplık

Şükran Varol Kır | Zerrin Saral’ın Küçük Kırık Çizgiler’i

Şükran Varol Kır, Zerrin Saral'ın Vacilando Kitap etiketiyle okurla buluşan öykü kitabı Küçük Kırık Çizgiler'e dair yazdı.

BİLEMEZSİN AYSEL: KADINI KADIN BİLİR GERİSİ YALAN BİLİR
KUŞLU SÜVETER: SESLER, HATIRALAR VE ÖLÜMLÜNÜN ÇELİŞKİLERİ
Fatih Selvi Yazdı: İnsan İlişkilerinde Adil Çözümlerin Zorluğu – Canan

Zerrin Saral’ın Küçük Kırık Çizgiler’i
Şükran Varol Kır

Son zamanlarda hikâye kitaplarının sayısı roman ya da şiire göre artışta olmasına rağmen nicelikten çok niteliğe önem veren okurlar samanlıkta iğne ararcasına iyi kitapları türevlerinden hemen ayırt edebilmektedir. Okurlar için daha önce ele alınan bir konu üzerinde durmanın can sıkıcılığını ortadan kaldıran muhakkak ki yazarın kullandığı dil olmaktadır. Vacilando Yayınları’ndan 2021 yılında çıkan Küçük Kırık Çizgiler’ in de farklılığı tam olarak buradan kaynaklanmaktadır. Zerrin Saral’ın sıradan olayları anlatırken bile kullandığı kendine özgü dilin sağlamlığı neredeyse her öyküde okuru sarıp sarmalamaktadır.

Yazar, bir söyleşisinde  “Çağımız kadınının psikolojik tahlillerini yaşamda çizdikleri zikzaklar dışında alt benliklerini temel alarak bir yolculuğa çıktık Kırık Küçük Çizgiler’le “ derken kitabın kapağındaki zikzaklar üzerinde dans eden balerinin de orada bulunuş gerekçesini okurlarıyla paylaşmak istemektedir.

Kitabın ilk öyküsü Demirci Minto’nun Çırağı aynı zamanda 2021 yılında Oğuz Atay Hikâye Yarışması’nda seçkiye giren on öykü arasında yer almaktadır. Öyküde bakımevine ölmek için giden Mümtaz Bey ile görevli Müge Hanım’ın konuşmaları kimi zaman iç döküş kimi zamansa sorgulayış minvalinde ilerlemektedir. “ Kaldır kollarını hadi, teslim ol! Buraya ölmeye gelmedin mi?“ derken Mümtaz Bey’in son nefesini vereceği mekânın bakımevi olmasına okur içten içe üzülmektedir.  “Çok hayatlar çıkardın yaşadıklarından, kaçı gitti, kaçı kaldı? “ cümlesi gibi birçok cümle ‘sen’ diliyle kaleme alındığı için okurun kafasında anlatıcı bakış açısı yeniden şekillenmektedir. Mümtaz Bey’in Kore Savaşı’nda esir düşüp demirci Minto’nun yanında çalışmaya başlaması ve maruz kaldığı savaşın psikolojik yorgunluğu ayrıntılı olarak tasvir edilmektedir. Birinci öykünün devamı niteliğindeki ikinci öykü Dünya Yalanı’nda Müge Hanım’ın aksayan bacağı üzerinden, ihtiyarlık ile engelli olmanın yaşam matematiğinde farklı eksikliklerin aynı eşitsizliğe tekabül ettiğini göstermektedir.

Zerrin Saral

Şarlo Pavyon’unda konsomatris olarak çalışan Yaso’nun hikâyesine okur, bazen acıma duygusuyla bazense empatik bir tavırla eşlik etmektedir. Eşlik etmekle kalmayıp yazarın betimlemeleri sayesinde Yaso’nun hemen yanındaki sandalyeye oturup pavyonun anason, ucuz parfüm ve ter kokusuyla birleşen kesif kokusunu içinde hissetmektedir. Geçmiş yaralarının aslında geçmemiş olduğunu, birçok kitaptaki gibi kahramanların kabuk bağlamış yaralarının sebebi olarak baba kavramı karşımıza çıkmaktadır.

Kitapta kendine yer bulan az sözcükle çok şey anlatmayı başaran küçürek öykü Bir ‘Me’ Daha okuru, en kolay kurulan hecelerin önüne katarak anne baba kavgalarının orta yerine öylece bırakıvermektedir.

Zerrin Saral, hikâyelerinde kadınların psikolojik durumlarının ve olaylar karşısında verdikleri tepkilerin toplamını EKG gerçekliğiyle vermeyi başarmıştır. Hayatında zikzak çizen tüm kadınların öncesi ve sonrasına ışık tutarak olay örgülerini oluşturan halkaları sağlam bir zemine oturtmuştur. Kimliği belli olmayan anlatıcılar, kim tarafından anlatıldığı pek de mühim olmayan ancak anlatılanın merkezden bir santimetre bile kaydırılmadığı gerçekliğiyle ilerlemektedir. Hikâyelerin, okurun hem düş hem de düşünce dünyasında karşılık bulduğu kuvvetle muhtemeldir.

YORUM

WORDPRESS: 0