HER ÖLÜM VAKTİNDEN ÖNCE DEĞİL MİDİR?

ANA SAYFAKitaplık

HER ÖLÜM VAKTİNDEN ÖNCE DEĞİL MİDİR?

Merve Yurtsever, Sema Bayar'ın ikinci öykü kitabı "Vakitsiz Ölüler Yurdu"na dair yazdı.

Emel Karayol Yazdı: Cabir Özyıldız’dan Eski Zaman Türküsü
BİLEMEZSİN AYSEL: KADINI KADIN BİLİR GERİSİ YALAN BİLİR
Umut Kaygısız | Evvel Zaman’a Dair Yazdı

HER ÖLÜM VAKTİNDEN ÖNCE DEĞİL MİDİR?

Merve Yurtsever

Vakitsiz Ölüler Yurdu adıyla raflarda yerini alan Sema Bayar’ın kitabı, ismiyle bir hayli ilgimi çekti. Kargom gelene kadar zihnimde bir yerlerde dolandı durdu. Neydi ölüm? Ölümün vakti var mıydı gerçekten? Vaktinden önce ölünür müydü? Her ölen beden az yaşadığını düşünür müydü? Aklıma çocukluğum düştü zaman zaman. Altmış yaşında ölmüş komşu teyzemiz için “çok genç yaşta gitti” diye yakılan ağıtlar misafir oldu hatıralarıma. O zamanlar altmış çok büyük bir rakamdı benim için. Koskoca altmış seneydi. Bir ömür için azmış bugünlerde anlayabiliyorum. Vakitsiz Ölüler Yurdu ismiyle bile okuma isteğimi perçinleyerek meraka saldı beni. Böyle bir isim altında nasıl öyküler dile gelebilirdi?

Ve gördüm ki Sema Bayar ismi kadar derin öyküler sunmuş bizlere. Yazar, okuyucusunu şaşırtmayı seviyor diyebilirim. Bir cümlesi onlarca anlam barındırırken, okur başka bir ihtimal üzerinde düşünürken Sema Bayar yazı sanatındaki ustalığını konuşturuyor ve zihinlerde bambaşka bir kapı aralıyor. Öykülerin gerçeklikle örtüşen tanıdık yanları sarıyor, sarsıyor insanı. Yaşayan yazarların eserlerini okumak onların yaşamlarına bakıp bütünleştirme açısından önemli bir şahitlik oluyor okurlar için. Hemen herkes okuduğu yazarın sosyal medyasında bir tur atmıştır muhakkak. Sema Bayar’a bakıldığında sakin bir yaşamın yansımasını görebiliriz hepimiz. Eseriyle bütünleştirince sanki sırların gizli olduğu satırlar sunulmuş bize. Sakin görünümlü cümleler fırtınalar estiriyor içlerde.   

“Fatma Kadın öğretti bana sakınmayı. Beni gözünden sakındı, Kocabey’in öfkesinden sakındı, arsız oğlanların bakışlarından, konu komşunun kem gözünden, mahallelinin bitip tükenmek bilmeyen söylemlerinden sakındı da temmuz sıcağında ekinleri vuran doludan, hasta düşüp böğüre böğüre can veren koca öküzün uğursuzluğundan sakınamadı.”  

Yazarın hayata yüksek perdeden bakan bir bilince sahip olduğunu metinlerinde net olarak görebiliyoruz. Detaylara hâkim bir dille yazılmış eserde hiçbir nesne ya da olay öylesine girmemiş. Hepsine bir görev biçilmiş ve vakti geldiğinde ustaca konuyor okuyucunun önüne. Sanırım zekice yazılmış metinleri seviyorum. Sema Bayar kurguları da oldukça zeki bağlamda bir birine sığınıyor. Bu da kitabı daha ilgi çekici bir boyuta taşıyor. Aynı zamanda kelime karnavalının içine düşmüşçesine lezzet alıyorsunuz.

Rayların üzerinde dişlerini takırdatarak yaklaşan tren, küllenmiş arzuları kamçılar. Demir yolu gözlerdeki iştihayı tutuşturur. Hem yollar niye var? Uzak diyarlara umut taşıyan kara tren, dağların ardında silinip giden kuşlar, hiç dönmeyecekmiş gibi uçup giden ak bulutlar niye var? Hepsi birlik olup insanın kulağına şu hakikati fısıldar, başka bir hayat mümkün. Böyle zamanlarda insanın gönlü yol çeker, ayaklarının altındaki toprak kayar, güneş içini hiç olmadığı kadar ısıtır. Trenin gelişiyle insanlar harekete geçer. Bir an için umudun tohumları çatlar, yüreklerde sevecenlik dolu filizler boy verir.”

Masalsı bir anlatımın içinde gezdiriyor kitap. Yer yer gerçeklere yapılan atıflar, vicdanlara sızdırılan cümleler, toplumsal baskıların insanlarda yansımaları birbiriyle uyum içinde yoğrulmuş. Hikâyeler bir gizem içinde ilerlerken bir süre sonra aralarındaki bağı fark ediyorsunuz. Bu okurun dikkatini üst seviyeye çıkararak ilgi çekici bir hal alıyor. Okur yoğun duygular arasında çökmüyor, dinamik kalmayı başarıyor. Birbirinden bağımsız gibi duran ama birbirini tamamlayan hikâyeleri ustaca sunmuş bize yazar. Olay akışlarından çok duygu akışları konuşuyor kitapta. Kırk ayrı gözden akıp uçurumun başında birleşen şelaleye benzetebilirim Vakitsiz Ölüler Yurdu’nu.

“Her gün erinmeden tekrar ettim hayatı. Sırasını dahi bozmadan, saati şaşırmadan.”

Yoğun betimlemelerle bezenmiş satırlar yazarın dil aşkının ispatı gibi duruyor. Bunca yoğunluğun içinde göze batmayışı ise üzerinde titizlikle çalışıldığının göstergesidir. Betimlemelerin hiç biri fazlalık gibi gelmiyor hatta olmasaymış yavan kalırmış dedirtiyor. Şiirsel diliyle de birleşerek okumanın lezzetine vardırıyor. Kitapta iliklerime kadar incinmişliği hissetim. İkinci plana atılmış hayatların kırıklıkları battı ruhuma.

“Hayata karışmak hata değildir ama bütün suçlar hayata karışırken işlenir

SEMA BAYAR KİMDİR?

Öykülerini, Hece, Hece öykü, Dergâh, Türk Edebiyatı, Kitap_lık, Mahalle Mektebi, Söğüt, Muhit ve Kayıp Kayıt dergilerinden okuduğumuz Sema Bayar ilk kitabı Kuklalar İçin İplerden Sonra Yaşam adlı eseriyle, 2021 Ramazan Dikmen İlk Kitap Ödülü’nü almış ödüllü yazarlarımızdandır.

1983 yılı Ankara doğumludur. Ankara İlahiyat Fakültesi mezunudur. Bir kamu kuruluşunda editör olarak çalışmakta ve Ankara’da yaşamını sürdürmektedir.

YORUM

WORDPRESS: 0