Merve Yurtsever Yazdı: Halil Yörükoğlu’nun Kaçış Rampası Kitabına Dair

ANA SAYFAKitaplık

Merve Yurtsever Yazdı: Halil Yörükoğlu’nun Kaçış Rampası Kitabına Dair

Merve Yurtsever, Halil Yörükoğlu'nun "Kaçış Rampası" adlı öykü kitabına dair yazdı.

KÖKÜ MİTOLOJİDE GÖZÜ BENGİ DAĞLARDA: BEN DENİZLERDEN HANGİSİYİM?
KENDİMİZE SÖYLEYEMEYECEĞİMİZ GERÇEKLER: KENDİMİZ HAKKINDA BAZI YALANLAR
Aynur Ergin | Gidinin İkizleri

İNSANIN KAÇIŞ HALLERİ
Merve Yurtsever

İnsanın kaçış halleri vardır. Türlü türlü dönemeçlerde olsa da hep aynı kıvranışta. En çok kendiyle yüzleşmekten kaçar insan. Bu iç ıstırabın doğurduğu durumlarda, kaçışlara gebe kalır insan… Kaçmak için kıvranır insan… Kaçtığı için kıvranır insan… Kaç hikâyenin kahramanı olur insan…

Halil Yörükoğlu’nun Kaçış Rampası kitabı bir solukta okunan, bir solukluk anların hikâyelerini barındırıyor. Kitabında, an’ın içinde yaşamı aktarmış yazar. Bir an’a sığdırılan düşünceler öykülere yansımış. Yalın, dingin bir havası var metinlerin. Toplam on altı öykü barındırıyor kitap. Tüm öykülerin ana karakterlerinin erkek olması dikkat çekici bir unsur. Onların hayattaki beklenti ve bakış açılarını göstermek istemiş Halil Yörükoğlu. Bunu ilginç ama hoş bir detay olarak gördüğümü söylemeliyim. Zoraki empatilerle bunaltmamış kendini yazar. Hemcinslerini kendi kaleminden en iyi bildiği hallerde sunmuş okurlarına. İnsan en iyi bildiğini yazınca en iyiler arasında var olabiliyor. Bu yıl okuduğum en sakin öykü kitabıydı Kaçış Rampası. Kaçışların dinginliği ancak bu kadar güzel yansıtılabilirdi. Telaşesiz, yormadan, kendi halinde bir koşuş resmi yansıyor kelimelerden. Okurken dinlendiğimi hissettim. Yoğun okumaların arasında bir ihtiyaçmış, bu nüansa vardım.

“Metrobüs durağından çıkmaya çalışanlarla durağa girmek için çabalayanlar, sanki aynı yerde değillermiş gibi birbirlerinin yüzüne hiç bakmıyorlar.” Bir Sonraki Durak Maslak öyküsünde altını çizdiğim bu satırlarda ki gibi okuduğum cümle üzerinden farkına vardığım anlar oldu. Her gün yaşanan sıradanlıkların içinde fark etmediğimiz bir detay mutlaka gösterilmiş okuyucuya. Bu da oldukça etkileyici bir durumdu.

“O kadar balık, o kadar sene, tükenmeden usanmadan denizden çıkıp Ahmet amcayla ölüme gitti. Bize görünen bu. Hangi canlı bu kadar gönüllü ölüme gider diye düşündük mü, düşünmedik.”

Kaçış Rampası kitabı, okurun kendini birden hikâyenin içinde bulduğu öyküleri barındırıyor. Hikâyeye bir hazırlık, ön giriş yok. Metinlerin içeriğine bakınca da oldukça anlamlanıyor bu durum. Her biri yaşamın ufacık noktalarına odaklıyor okuru. Belli ki birden bire içinde bulunduğumuz durumların, koca bir ömre yansıyışları fark edilsin istemiş yazar. Böylece kitabın önemli özelliklerinden birinin de olayların küçük şeyler üzerinden şekilleniyor olması ancak yazarın anlatım gücüyle okurun bütünü görebiliyor olması diyebilirim.

“Araba alabilecek param var benim, diyorum camdan yola bakarken. Karıma, dokunmayalım dediğim paraya zihnimde herkesten gizlice dokunuyorum. Böyle yapınca azalmıyor nasıl olsa.”

Öykülerin çok kısa oluşunun da insanın anlarına vurgu olduğunu düşünüyorum. Kitap ismiyle, metinlerin yoğunluğuyla, anlatının gücüyle, bütün halinde ve etkili bir şekilde sunulmuş okura. Kapağını çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Bence bu iki kapak arasına sığınmış öyküler, çok daha güzel bir sunuşu hak ediyorlar.

Kitabın geneline baktığımızda neşeli başlangıçlar ile hüzünlü sonlar hâkim olduğunu görüyoruz. Ancak öylesine sade bir dille işlenmiş ki boğmadan misafir oluyor hüzünlü haller okurun ruhuna. Kitap birbirinden bağımsız konularla örülmüş. Yormuyor, yıkmıyor ama hissettiriyor. Sakinlik hâline bürünüyor insan Kaçış Rampası’nı okurken. Yaşamın bilinç hâli saklı bu öykülerde. Alışılmışın dışında konularıyla canlı tutuyor okurun zihnini. Fark edişler kahramanların algılarıyla işlenmiş. Bir ortak yön aramıyorsun. Kendini bulma çabalarına girmiyorsun. Öylesi bir ahval asılmış satırlara ve okurla usulca kabul edilmiş bir gizli anlaşma var gibi diyebilirim. Bu yazarın yalın dilinin verdiği giz olsa gerek.

Kitaptaki en beğendiğim öykü “Ben Haluk” isimli hikâyeydi. Oldukça gerçekçi bir hali güçlü bir anlatımla işlemiş Halil Yörükoğlu.

“Her şey beklendiği gibi ilerledi. Annem geceleri uyuyormuş gibi yaptı. Ağladı. Sinirlendi. Babama benzeyip onu bırakıp gitmemem için bütün hikâyelerin sonunu ikimizin hayatına göre uyarladı. Bazen babam geldi. Kendinden geçmiş gözleriyle başımı okşadı. Cebime para koydu. Hepsi bu kadar!”

“Kuvvetli adamdı, çok çalıştı, pek de tadını çıkaramadı hayatın, sonra öldü.” Sanki kitabın özünü anlatıyor bu cümle. Tadı çıkmayan anların, tadını çıkaramayan hayatların cismen olmasa da ruhen ölümlerine şahitlik ettiriyor. Üstelik sessiz sedasız, patırtısız.

Keyifli okumalar diliyorum. Yolu açık, okuru bol olsun.

Halil Yörükoğlu

Kaçış Rampası

Sel Yayıncılık

79 Sayfa

HALİL YÖRÜKOĞLU KİMDİR?

Halil Yörükoğlu 1987’de Antalya’da doğdu. Öyküleri Varlık, Öykülem, Mavi Yeşil gibi dergilerle bazı internet sitelerinde yayımlandı ve 2017 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde “Dikkate Değer” bulundu.

YORUM

WORDPRESS: 0